Hasan Burkay Hazretleri Hakkında

Bir damla su ile bir okyanusu anlatmak ne kadar mümkünse birkaç kırık dökük cümle ile de bir hayat kaynağını anlatmak o kadar mümkündür herhalde. Sözler ne kadar kifayet eder anlamlar ne kadar tamamlanır bilinmez ama böyle bir maneviyat okyanusu anlatmaya çalışacağımız zat. 21. Yüzyıldan bizlerin arasından ötelerin yolcusu, Rabb’in sözcüsü, hakikat sancaktarı bir veli, bir mürşid-i kâmil Hasaneyni’l Hüdaverdi (k.s.) Hazretleri…

İlahi bir tecelli olarak 1930 yılının ilk ayında ve ilk gününde evliyalar ocağı güzel Bursa’nın Yukarı Sölez Köyü’nde dünyaya teşrif etmişlerdir. Daha veladetleri vuku’ bulduğu anda asrın büyük mürşidi Şeyh Şerafeddin Zeynel Abidin Hazretleri tarafından büyüklüğü müjdelenmiş, kutlu bir zincirin kutlu halkalarından birisi olacağı duyurulmuştur. Hasaneynil Hüdaverdi Hazretleri ömrünün son anına kadar irşad vazifesini sürdürmüş, nice karanlık gönlün Hak nuru ile aydınlanmasına vesile olmuştur. 2005 yılının Temmuz ayının 18.günü ise sevenlerini kıyamete kadar sürecek bir hasrete emanet ederek Maksud’ una kavuşmuş, vuslata ermiştir.



Bir insan mimarı olarak…



İrşad vazifesini Nakşibendî tarikatı büyüklerinden M.Necati Simavi Hazretlerinden alan Hasaneynil Hüdaverdi Hazretleri bir mürşid-i kâmilin taşıması gereken tüm vasıflara haiz, kıymeti akıl ile idrak edilemeyecek bir şahsiyettir. Cenab-ı Hakk’ın gerçek dostu, Peygamber Efendimiz’in hakiki varislerinden, Hak’tan aldığını halka yansıtan kâmil bir mürşiddir. Hakk’ı arayanları Hak’la buluşturan, terbiyesi altında bulunan müridlerini süfli hallerden kurtararak inkişaf ettiren, virane gönülleri abad edip saraylara dönüştüren bir insan mimarıdır. “İlmin özü ilm-i haldir” sözü gereğince yaşamış ve müridlerine de bunu tavsiye etmiştir.

Bulunduğu seçkin konum sebebiyle kendisini halktan çekmeyen Hazret, bizzat halkın içinde Hakk’la beraber olarak insan-ı kamil modelini somutlaştırmış ve irşad vazifesini bu yolla yürütmüştür. Alim öyle demiş. “Ben miraçta Resulullah’ın gördüklerini görseydim bir daha dönmezdim.Ancak,Muhammedi ruh tekrar halkın arasına karışıp vazifesini devam ettirir.”Mürşitler de böyledir.Kainatın her zerresinde Yaradan’ı izler,mahlukatın raksını seyrederler ama en büyük mertebe olan kulluk,onlar için her şeyden daha önde gelir.Bu noktada değerli büyüğümüz Hasaneynil Hüdaverdi hazretleri kıyamete kadar çok büyük bir örnektir bizlere.Yazdığı kitaplarla,sayısı her geçen gün artan müridlerini yetiştirmesiyle,kurduğu ve teşvik ettiği kurumlarla,gençlere ve çocuklara verdiği önemle toplumun her noktasına faydası dokunmuş bir mürşid-i kamildir.



Bilgiye Verdiği Önem…



Son nefesine kadar kağıt ve kalem elinden düşmemiş bir mürşit idi.Kaleme aldığı eserler ve yaşam şekli,bilgiye verdiği önemi anlatıyordu.Bu noktada müridlerinin her yaş ve seviyesindekilere de bunu tavsiye ediyordu.Hatta ziyaretine gitmiş Hüdaverdi üniversite öğrencileri, “Efendim, bizlere ne buyurursunuz?”diye sorduklarında şu anlam yüklü cevabı vermiştir. “İşin kabuğunda kalmasınlar,lübbüne ersinler.Biz onları bilenler kabul ediyoruz.Hiç bilenlerle,bilmeyenler bir olur mu?”İşte bu cevap eğitime ve eğitimli nesile verdiği önemin derecesini gösteriyordu.Bu konuda bizlere işaret buyurduğu hedefler gelecek çağlarda yapılabilecek en isabetli hizmet alanlarını gösteriyordu.



Eğitim anlayışı…



Bir sonsuzluk yolcusu olan insanın “son”u olan boş ve geçici şeylerle vakit kaybetmesinin zararına vakıf olan Hazret, eğitim konusu üzerinde özellikle durmuştur. Nefislerin terbiyesi ve eğitimi kadar çağa uygun eğitimin de önemli olduğuna işaret eden Hazret, bu ikisinin kola kola yürütülmesini tavsiye etmiştir. “Yarım felaket tamam saadettir.” sözü ile de her iki eğitimin de alınması gerektiğine işaret etmiştir. Bu nedenledir ki bir yerleşim yeri olma yolundaki 1970’lerin Hacı Hasan Köyü’ne ilk olarak bir ilkokul yaptırmış, ilerleyen yıllarda da bir Kur’an kursu yaptırarak bu iki eğitim merkezinin bünyesinde dünyevî ve uhrevî eğitimin birlikte yürütülmesi gerektiğini somutlaştırmıştır.

Her yaşta ve her durumda eğitimi teşvik ve tavsiye eden Hasaneynil Hüdaverdi Hazretleri özellikle ve özellikle gençlerin yüksek öğrenim almalarını tavsiye etmiş, “Biz onları bilenler olarak kabul ediyoruz.” diyerek hayır yollarının bu eğitimli gençlerle devam edeceğini müjdelemiştir.

“Bir neslin kıblesini bulması bilinçli öğrenmesiyle olur.” diyen Hazret, bu bilinçli öğrenmenin de ancak bilinçli eğitimciler tarafından sağlanabileceğini ifade etmiştir. “ Üzümü çöpünden ayıran öğretmenler olun” tavsiyesiyle yeni nesillerin doğru ellerde doğru bilgilerle yetiştirilmesinin önemine dikkat çekmiştir. Kendisi de bu öneme vakıf bir Âlim olarak müridlerinden başlayıp tüm insanlığa aksedecek bir eğitim zinciri oluşturmuş; kayıt altına alınan sohbetleri, hadis-i şerif dersleri, kitapları ve basın yayın kanalıyla insanlığın eğitimine gayret etmiştir.



Hem Enfusi,Hem Afaki Vizyon Sahibiydi…



Hasaneynil Hüdaverdi Hazretleri’nin en dikkat çeken özelliklerinden birisi, zamanın nabzını çok iyi tutup, çağa en uygun misyon ve vizyonla hizmet vermesiydi.Ayrıca bir adım daha ötesi,geleceğin de temellerini atmış olmasıydı.Gerek kendisinin başlatmış olduğu hizmet alanları,gerekse tüm ömrü boyunca sohbetlerinde tavsiye buyurduğu hedefler, kıyamete kadar gidecek hizmet alanlarının yolunu açmıştır.Enfusi vizyonda da yine Muhammedi bir ruhla bizlere rehberlik ediyordu. Hasan Burkay Hazretleri insanı eşref-i mahlûkat, kâinatın özü ve özeti olarak görürlerdi. “Dünya ve ahiret içinde ne varsa, top yekûn, hepsinin başbuğu, önderi, ricali, hazret-i insan’dır.” buyururlardı. İnsanın Cenab-ı Allah’tan bir nur taşıdığını ifade eder, tüm insanlığın o nuru yansıtan birer ayineye dönüşmesi için dua ve gayret ederlerdi. İnsanların yaratılış itibarıyla top yekûn iyi olduklarını söyleyen Hazret, ancak yaptıkları ile takdir veya tekdir görmeleri gerektiğini ifade ederler buna göre davranırlardı.

Hiç dilinden düşürmediği “İyinin daha iyisi hep vardır.”cümlesi hem iç alemimizde hem de afaki alemde yapacaklarımıza ufuk çizecek bir düsturdur.



Hizmet ufku…



İnsanın sadece kendisi için yaşamasının boş bir emelden başka bir şey olmadığı gerçeğine vakıf olan Hasan Burkay Hazretleri, her anı planlanmış ve insanlığın faydasına sunulmuş bir ömrü tavsiye ederlerdi. Sınırlı zamanlarla değil sonsuzluğa uzanacak kalıcı işlerle Hakk’a varmanın önemine işaret eden Hazret, müridlerinin “Halka hizmet Hakk’a hizmettir.”görüşünü benimsemelerini tavsiye etmiş, kendisi de hizmet konusunda en güzel örnek olmuştur.

İslam dininin cihanşümullüğüne dikkat çeken Hazret, yapılacak olan hizmetlerin de dar bir sınır içinde ve tutuculukla yapılmamasını, etkisi bütün insanlığa yansıyacak şekilde hedeflerin belirlenmesini tavsiye etmiştir. Somuncu Baba Cami-i kebir’in dört kapısından çıkmış kendisini sevenlere elini öptürmüş, sözüne karşılık Necati Simavi Hazretleri’nin “Dört kapısı varmış dört kapıdan çıkmış, kırk kapısı olsaydı onlardan da çıkardı.” Sözüne atfen Hazret, insanlığa hizmetin meşru her kanaldan ve yoldan yapılmasını tavsiye ederek “Şimdi Üstaz’ın dediğini de geçti kim bilir kaç bin kapıdan çıkılacak ve faydalı olunacak.” Buyurmuştur. Kendisi de verdiği eserlerden sohbet halkalarına, katıldığı televizyon ve radyo programlarından çağın iletişim aracı internete kadar bir çok yol ve yöntemle kerametin olağanüstülüklerde değil gönüllerin fethinde olduğunu göstermiştir.

Bir mürşid-i kamil olarak Hasaneynil Hüdaverdi Hazretleri tasavvufun sadece manevi hayatta değil ferdi, beşeri ve sosyal hayatta da tezahür etmesi gerektiğini söylemiş, insanların dini hayatlarını yaşarken aynı zamanda kültürlerini ve kurumlarını geliştirdiklerine dikkat çekmiş bu nedenle de ete kemiğe bürünmemiş hiçbir inanç veya düşüncenin yaşama ve kalıcı olma şansı olmadığını ifade etmiştir. Bu düşünceden hareketle de kurumlaşmanın örneği olarak kendisi bizzat Hüdaverdi Vakfı’nı kurmuştur.

Çağın gereklilikleriyle birlikte halkın ihtiyaçlarını doğru tespit edip ona göre bir hizmet anlayışı geliştirmek gerektiğini ifade etmiş, müridlerine de ihtiyaca göre hizmet, ihtiyaca göre eleman, ihtiyaca göre kurum anlayışını benimsetmeye çalışmıştır.



Vefa Ehliydi…



O’nun vefa duygusunu ağzından çıkan her cümleden,kaleme aldığı her eserden okuyabiliyordunuz.Son anlarına kadar silsilemizin diğer büyüklerini zahiren dahi ziyaret etmeyi terk etmemiştir.Köye girerken hemen bir ziyaret yapar,dönerken de arabayı o hizada durdurup Fatiha okuyarak ayrılırdı.Kendi mürşidine olan sevgisini şiirlere dökmüş,onlarla ilgili bilgileri derleyip düzenleyerek kitaplaştırmış,gelecek nesillere bunu armağan etmiştir.Bu konuda adeta köprü vazifesi kurmuştur.Öyle eserleri vardır ki,kendisi bunları kalıcı bir eser haline dönüştürmeseydi bir sonraki nesiller bu bilgilerden bihaber olacaklardı.Allah O’ndan razı olsun.